Mimarlar Neden Bachelard Okur?
ed. M. Taha Tunç, Sümeyye Yıldız, Ketebe, İstanbul, 2021
“Gecenin bir yarısı kalktığınızı düşünün; bedeniniz yatağın ayakları arasında tam olarak ne kadar aralık olduğunu ve ne yapması gerektiğini bilir. Bir bakıma, etrafınızdaki mekân sizinle konuşur ve incelikle kurulmuş ritim oyunları arasına yerleştirir sizi. Mekânı hareket, ses ve doku ritimleriyle özümsediğimiz —etrafımızdakilerle yankılandığımız— her gün dolu dolu yaşanan bir olaydır bu. Mekân ve zaman bedende birleşir. Bu derin beden bilinci tam da yerleşmenin tanımıdır. Bachelard mimarinin Öklidci geometriye dayanarak anlaşılmasından kurtarıp mekânın yaratıcı poetikasına ulaştırdı bizi.”
Gaston Bachelard’ın hayranlık uyandıran mekân çalışmalarını farklı disiplinlerle birlikte kat etmeyi amaçlayan bu kitap, okurunu hem Bachelard’la hem de onun felsefi, edebi, mimari, tasarım yorumlarıyla buluşturuyor. Farklı disiplinlerin “mekân” fikrinden hareketle aslında sadece mimari için değil ilgili her disiplin için sorulması gereken soruyu gündeme getiriyor: “Mimarlar neden Bachelard okur?” Elinizdeki derleme barındırdığı metin ve görsel çeşitliliğiyle mekânların ritmini bulmaya çalışıyor. Mimari, felsefe ve edebiyat meraklısı okurların keyifle peşine düşeceği bir serüven sunduğumuzu düşünüyoruz.
Gaston Bachelard’ın hayranlık uyandıran mekân çalışmalarını farklı disiplinlerle birlikte kat etmeyi amaçlayan bu kitap, okurunu hem Bachelard’la hem de onun felsefi, edebi, mimari, tasarım yorumlarıyla buluşturuyor. Farklı disiplinlerin “mekân” fikrinden hareketle aslında sadece mimari için değil ilgili her disiplin için sorulması gereken soruyu gündeme getiriyor: “Mimarlar neden Bachelard okur?” Elinizdeki derleme barındırdığı metin ve görsel çeşitliliğiyle mekânların ritmini bulmaya çalışıyor. Mimari, felsefe ve edebiyat meraklısı okurların keyifle peşine düşeceği bir serüven sunduğumuzu düşünüyoruz.

Mekânın ve yerin karakteri genelde sanıldığı gibi sadece görsel algı niteliğiyle ilgili değildir. Çevresel karakterin değerlendirilmesi, atmosfer, duyu, ruh hâli ya da ambiyansın toplamı olarak ansızın ve sentetik olarak kavranan sayısız etkenin birleşiminden oluşur. Mimari atmosferlerin etkisinin farkında olan mimarlardan Peter Zumthor şu itirafta bulunur: “Bir binaya girer, bir oda görürüm —ânın bir parçasında— bu hisse kapılırım” (Zumthor 2006: 13). Esasında birden fazla duyuya hitap eden bu deneyim, Aristoteles’in yönelim, yerçekimi, denge, kararlılık, hareket, süre, süreklilik, ölçek ve aydınlık şeklinde sıraladığı beş duyunun ötesinde yargıları da içerir. Gerçekten de mekânın karakterine ilişkin anlık yargımız, bedene bürünmüş varoluşsal duyumuzun tümünü çağırır; bu durum kesin ve bilinçli gözlemden ziyade dağınık ve çevresel bir şekilde algılanır. Dahası, bu karmaşık değerlendirme algı, hafıza ve hayal gücünü birleştirdiği için zamansal bir süreci de yansıtır. Her mekân ve yer farklı eylem ve faaliyetlere bir davet ve öneridir. Atmosfer, eylemleri harekete geçirir ve hayal gücüne rehberlik eder. Juhani Pallasmaa - Mekân, Yer Ve Atmosfer: Varlık Deneyiminde Çevre Algısı çev. Sümeyye Yıldız (Mimarlar Neden Bachelard Okur?, ed. M. Taha Tunç, Sümeyye Yıldız, Ketebe, İstanbul, 2021, ss. 130)






